YENİLENEBİLİR ENERJİYE TEK KANUN YETMİYOR
ENERJİ SANAYİCİLERİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ (ENSİA) BAŞKANI ALPER KALAYCI:
“RÜZGÂR, GÜNEŞ, JEOTERMAL VE BİYOKÜTLE ENERJİSİ İÇİN TEK BİR KANUN YETERSİZ KALIYOR.”
“HER ENERJİ TÜRÜNÜN DİNAMİKLERİ FARKLI OLDUĞU İÇİN, AYRIŞTIRILMIŞ VE SADELEŞTİRİLMİŞ BİR YASAL MEVZUAT İHTİYACI ÇOK YÜKSEK.”
“ELİMİZDE BİR ELBİSE VAR, HERKES BUNU GİYECEK DEMEK ARTIK MÜMKÜN DEĞİL. BU ELBİSE HER BEDENE SIĞMIYOR.”
“BİRİSİNE VERİLEN AVANTAJ, DİĞERİNE DEZANVANTAJ SAĞLIYOR”
Türkiye son on beş yılda kaydettiği yatırım ivmesi ile Rüzgâr, Güneş, Joetermal ve Biyokütle’den oluşan yenilenebilir ve temiz enerji kurulu gücünü 21 bin 500 Megavat seviyesine taşıdı. 100 bin Megavat sınırına dayanan toplam kurulu güç içinde yüzde 21,5’lik paya sahip olan yenilenebilir enerji, potansiyelin ise çok gerisinde kalıyor. Yatırım ikliminin iyileştirilmesi için yasal mevzuatın sade ve anlaşılır olması ise büyük önem taşıyor.
Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye’de ilk rüzgâr enerjisi santralinin 1998 yılında devreye alınmasına rağmen, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’un 2005 yılında yayınlandığını hatırlattı. Sektörün gelişim ivmesi kazanmasında 2010 yılında yayınlanan 6094 sayılı Yenilenebilir Enerji Kanunu’nun büyük etkisi olduğunu vurgulayan Kalaycı, bugün gelinen noktada ise 11 yıl önce yayınlanan yasal düzenlemenin ihtiyaçları karşılamaktan uzak kaldığını belirtti.
// “BU ELBİSE HER BEDENE SIĞMIYOR”
Yasanın yürürlüğe girdiği dönemde Türkiye’nin bin 866 MW seviyesinde olan rüzgâr enerjisi kurulu gücünün yaklaşık altı kat artışla 11 bin MW sınırına dayandığını kaydeden Alper Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Jeotermal enerjide kurulu gücümüz 114 MW idi bugün 15 kat artışla 1.700 MW’a ulaştık. Güneş enerjisinde ise sıfır noktasındaydık 8 bin MW’a geldik. Ülkemizdeki toplam elektrik kurulu gücü o yıl 49 bin 500 MW seviyesinde idi, bugün 100 bin MW’a ulaştık, yani ikiye katlandı. Artık her kaynak belli bir büyüklüğe ve altyapıya kavuştuğu için, her bir kaynak için ayrı bir kanun olması, sektörlerin çok daha fazla gelişmesine katkı sağlayacaktır. Her enerji türünün dinamikleri farklı olduğu için, ayrıştırılmış ve sadeleştirilmiş bir yasal mevzuat ihtiyacı çok yüksek”
// “BİRİSİNE VERİLEN AVANTAJ, DİĞERİNE DEZANVANTAJ SAĞLIYOR”
Son on yılda yenilenebilir enerji teknolojilerinde baş döndürücü gelişme yaşandığını, bu sürecin artarak devam edeceğine dikkat çeken ENSİA Başkanı Kalaycı, aynı dönemde yenilenebilir kaynakların kullanımı ile elektrik üretiminin oldukça ucuzladığını ve çeşitlendiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle ve akarsu tip hidroelektrik olmak üzere her kaynağın dinamikleri, elektrik üretim maliyetleri, santral kurulum şekilleri, kullanılan ekipmanları ve bu ekipmanların üretim süreçleri birbirlerinden keskin farklılıklar gösteriyor. Bu farklılıklardan dolayı, ana kanunda yapılan değişiklikler, bazen bazı yenilenebilir enerji kaynaklarına avantaj sağlarken, diğer kaynak için dezavantaj oluşturuyor. Elimizde bir elbise var, herkes bunu giyecek demek artık mümkün değil. Bu elbise her bedene sığmıyor.”