ENSİA’DAN YEREL YÖNETİMLERE “GRİ SUYU GERİ KAZANALIM” ÇAĞRISI

ENSİA’DAN YEREL YÖNETİMLERE “GRİ SUYU GERİ KAZANALIM” ÇAĞRISI

ENERJİ SANAYİCİLERİ VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ (ENSİA) BAŞKANI HÜSEYİN VATANSEVER:

“DUŞ, KÜVET, LAVABO, ÇAMAŞIR MAKİNASI, BULAŞIK MAKİNASI KAYNAKLI ATIK SULARIN AYRI TOPLANIP ARITILMASI İLE YÜZ MİLYONLARCA METREKÜP SU TASSARRUF EDEBİLİRİZ.”

“YEREL YÖNETİMLER VE OSB YÖNETİMLERİMİZ; YENİ YAPILAN BİNALAR, FABRİKALAR VE KONUT SİTELERİNDE GRİ SULARIN AYRIŞTIRILACAĞI SİSTEMLERİ ZORUNLU TUTMALI. BU SİSTEMLERDE ARITILAN SULAR, KLOZET VE BAHÇE SULAMASINDA RAHATLIKLA KULLANILABİLİR.”

“BU ŞEKİLDE KONUTLARDA TÜKETİLEN SULARDA YÜZDE 40 TASARRUF SAĞLAYABİLİRİZ.”

Türkiye son yılların en kurak mevsimini yaşarken, pek çok kentin içme suyu alarm seviyesine gerilemiş durumda. Pandemi döneminde artan su kullanımı kuraklıkla birleşince, su tasarrufuna ilişkin yeni çözümler öne çıkıyor.

Enerji Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever, yetişkin bir bireyin günde ortalama 200 litre su tükettiği Türkiye’de, bu tüketimin yüzde 40’ının duş, küvet ve lavabolarda kullanıldığını belirterek, “Bu oran otel, yurt ve ticari işletmelerde yüzde 60’a kadar yükselebiliyor. Gri su olarak adlandırılan bu atık suyun, geri kazanılarak tuvaletlerde ve bahçe sulamasında kullanılması ile her yıl yüz milyonlarca metreküp su tasarrufu sağlayabiliriz” dedi.

// “YÜZDE 1-2’LİK MALİYET ARTIŞI AYNI ZAMANDA BİR PAZARLAMA ARACI”

Dünyanın pek çok ülkesinde kullanılan bu sistemlerin; başta konut siteleri, hastaneler, fabrikalar, apartmanların yapım aşamasında kurulmasının hem kolay hem de daha az maliyetli olduğunu hatırlatan Vatansever, yerel yönetimler ve OSB yönetimlerine çağrıda bulundu.

Gri su arıtma sistemlerinin özellikle ruhsatlandırma aşamasında zorunlu tutulmasının sağlanabileceğini kaydeden Vatansever, şöyle devam etti:

“Sözgelimi yüz daireli bir konut sitesinde ya da bin çalışanı olan bir fabrikada henüz mimari çizim aşamasında gri su arıtma sistemlerini planlamak, yapıların toplam maliyetlerine yüzde 1-2 gibi ihmal edilebilir düzeylerde etki edebiliyor. Ek bir maliyet kalemi olarak görülse dahi, konutların pazarlamasında yapı şirketlerin elini güçlendiren bir unsur olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde tüm yapıların tasarım aşamasında sifonik sistemler kurularak yağmur suları yer altı ve yer üstü depolarında biriktirilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Bu sular bahçe ve çevre sulamasında ya da arıtılarak kullanma suyu olarak, fabrikalarda ise üretim proseslerinde kullanılabilir.” dedi.

1999 yılında yaşanan Gölcük merkezli deprem felaketine kadar, konutların depreme dayanıklı olmasına dikkat edilmediğini, yaşanan felaketler sonrasında toplumda bu yönde bir bilinç geliştiğine dikkat çeken Vatansever, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Nasıl ki bugün bir konut alırken ilk sorduğumuz soru depreme dayanıklı olup olmaması ise, benzer bir bilinç yakın gelecekte konutların ve fabrikaların gri su geri kazanımı, kendi enerjisini kendisinin üretmesi gibi konularda öne çıkacak. Yerel yönetimlerimiz ve OSB yönetimlerimiz bu noktada proaktif tutum takınarak, proje aşamasındaki konutlarda ve fabrikalarda gri su ve yağmur suyu geri kazanım sistemlerinin kurulmasını zorunlu tutabilir. Ankara Gölbaşı Belediyesi bu yönde küçük ama çok önemli bir adım attı. Bu adımın özellikle İzmir, İstanbul, Edirne gibi yoğun kuraklık yaşayan kentlerimize örnek olmasını diliyoruz”

// SU FAKİRİ OLMA YOLUNDAYIZ

Türkiye’nin dünyanın en fazla su tüketen ülkeler sıralamasında dokuzuncu sırada yer aldığını hatırlatan ENSİA Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever, israf edilen su tüketiminin azaltılmaması durumunda, gelecek on yılda yaşanabilecek sorunları şöyle sıraladı:

“Su kaynakları sınırsız bir ülke değiliz. İklim değişikliği, erozyon, çölleşme, hatalı tarım uygulamaları gibi pek çok sebep yüzünden su tüketiminde ilk on ülke arasında yer alıyoruz. An itibarıyla ülkemiz kişi başına kullanılabilir su miktarı göz önünde bulundurulduğunda, ‘su stresi çeken’ bir ülke olarak kabul ediliyor. Projeksiyonlara göre, bugün 1519 m3/yıl olan kişi başına düşen su miktarımız, 2030 yılında nüfusumuzun 100 milyona ulaşması ile yıllık 1100 m3/yıl’a düşecek ve ‘su fakiri’ ülkeler liginde yer almaya başlayacağız. Yaklaşan tehlikeyi bugünden görerek, yerel yönetimler eliyle uygulanabilir çözümleri bulmak ve uygulamak zorundayız.